23 Temmuz 2015 Perşembe

OG Günlüğü | 23.07.2015

23 Temmuz Perşembe

00.12: Günlüğüme günün ilk saatlerinde başlayacağımı düşünmezdim. Televizyonda Tatlı Küçük Yalancılar başlayacak. Çoğu kişi Pretty Little Liars uyarlaması olduğu için sevmiyor fakat ben diziyi çok başarılı buluyorum. Nedense insanlarımız bir kere de olsa ne güzel yapmışlar, demiyorlar. Emily'nin Pretty Little Liars'ta eşcinsel bir karakter olması ve ülkemiz uyarlamasında Ebru karakterinde böyle bir durum olmamasına takılmışlar. Yapımcılar ellerinden geleni yapmış bence, uzatmaya gerek yok. Ah, dizi başlıyor!

00.24: Enise kendine gelmiş. Bana ses kaydı gönderdi. Teyzesi geleceği için ayılmaya çalışıyormuş. Ona söz verdim, aralarını düzelteceğim.

00.58: Toprak feels geçirirken Berke'nin attığı Snap'lere cevap veriyordum. Ardından Whatsapp'a geçtik çünkü konuşmamız gereken şeyler varmış. Tanrım, Berke'yi çok özledim. Onunla sadece dört kez yüz yüze görüştük, bu da Lady Gaga konserine gittiğim zamandı. İnternet arkadaşlıklarını seviyorum. 

01.26: Berke'yle konuştuktan sonra Kübra'ya mesaj attım. Sanırım Berke ile konuşmak isteyebilir. 

03.08: Tanrım, uyuyacağım.

11.47: Uyanmak acı verici. Üzerimdeki tüm yorgunluğu atmak için en az üç gün uyumam gerekiyor gibi hissediyorum. Bugün güya onda kalkacaktık ailecek. Uyuyakalmışız, şaşırmadım. 

12.26: Kahvaltı için gevrek almaya gittiğimde gevrek kalmadığını söylediler. Ben de mecburen peynirli açma aldım. Eve döndüğümde annemin küçük pizzalardan yaptığını gördüm. Açmaları bir kenara fırlatıp fırından yeni çıkan küçük pizzalara saldırdım. Annem bu kadar lezzetli şeyler yaptığı sürece kilo veremeyeceğim. 

12.34: Bir tane daha şey yiyemeyeceğim. 

12.35: Ah, bir tane daha küçük pizza kalmış. Sanırım yersem hiçbir şey olmaz. 

13.08: Kahvaltı bitti. Kahvaltıdayken kafamın içinde Candan Erçetin Unutma Beni söylüyordu. Şu an onu dinleyerek bu satırları yazıyorum. "Gölgen gibi adım adım/Her solukta benim adım..." diye mırıldanırken hayat ne güzel diye düşündüm. 

13.14: Nisa ve Ebru ile buluşacağım! Tanrım, işte bu! Onları çok özledim. Ebru pizza yemek istediği için Özenay'a gideceğiz. Annemden para istemeliyim çünkü tüm bayram harçlıklarımı iki gün önce Manisa'da harcadım. 

13.18: Annem tek bir şartla para verecekmiş o da temizliğe yardım edersem. İstemiyorum! Ben koskoca Apollon, ev mi temizleyeceğim, dediğimde bana öyle bir bakış attı ki evdeki Zeus'un annem olduğunu anladım. 

13.19: Süpürge tutmak istemiyorum. 

13.20: GELİYORUM ANNE! 

13.30: Şu an halamlardayız. Aile apartmanında olduğumuz için karşı dairede halamlar oturuyor, kahve içmeye çağırmış. Ben de Ayşenur Ablam da oradayken gideyim en iyisi, diye düşündüm. Muhabbet güzel, ortamlar gıcır. Bir de konu her seferinde üniversite sınavına gelmese keşke...

14.13: Kot pantolonum yok! Buluşmaya giderken ne giyeceğim ben?! 

14.14: Annem kot pantolonumu yıkamamış. Hemen kısa programa atmasını rica ettim. Sanırım artık süpürge tutmam gerek. 

15.03: Sonunda bitti! Bu bir zaferdir! Koca eve süpürge tutmak tam bir işkenceydi, tabii bu sürenin 12 dakikası boyunca Katy Perry'nin Super Bowl performansını izledim, Youtube'da gezinirken karşıma çıktı. Seviyorum bu kadını. 

15.04: Duşa giriyorum. Terden bayılacak gibiyim. 

15.46: Duştan çıktım. Saçımı yeni şampuanlamışken annem diğer taraftan suyu açtığı için soğuk su aniden kesildi ve kaynar suyun altında kaldım. O acıyla çığlık attım ve sanırım bütün mahalle beni duydu. Her neyse, umurumda bile değil. 

15.51: Saat 5'te buluşacağız ve evden çıkmama bir saat var. Üzerimi değiştirirsem terlemekten korkuyorum. En iyisi bornozumla oturup keyif yapmak. 

16.13: Telefonumdan müzik açıp bir yandan da dans ediyordum. Evet, bornozum da üzerimdeydi. Kardeşime yakalanınca onun garip bakışlarına maruz kaldım. Sanırım sadece uzanacağım. 

16.24: Ebru'yu arayacağım. Buluşup Özenay'a beraber gitmek daha mantıklı.

16.25: Ebru ne zaman ilk aradığımda telefonu açacak acaba? 

16.27: Ah, Ebru mesaj attı. Duştaymış. Şimdi geri arayabilirim. 

16.31: Ebru'yla konuştuk ve marketin önünde buluşmaya karar verdik. Evden çıkarken beni arayacak. Ben biraz daha bornozumla uzanacağım, Tanrım bu şey çok rahatlatıcı. 

16.41: Ah, Nisa Snap atmış! 

16.43: Nisa'ya bornozlu Snap attım. Mavi bornozumu tüm dünya görmeli bence. 

16.44: Tamam, sözümü geri alıyorum. İnsanlık için hiç iyi bir fikir değil. 

16.48: Nisa'ya bir tane daha bornozlu Snap atınca bana evcil kuşu Bulut'un kızgın bakan fotoğrafını göndererek şunu yazdı: "Bir an önce hazırlan, 12 dakika sonra Özenay'dayız." 

16.49: Nisa'dan korktum ve hemen kalkıp hazırlanıyorum. 

17.01: Ebru aradı! Evden çıkıyormuş, ben de çıksam iyi olur. 

17.12: Yine Ebru'yu bekliyorum. Ah sonunda gördüm. Nisa çoktan Özenay'a varmıştır. Ebru beni görünce adımlarını hızlandırdı ve ben de ona doğru yürüdüm. Kocaman sarıldığımda iki hafta görüşmememize rağmen sanki iki asır olmuş gibi hissettim. 

19.48: Evdeyim. Sanırım bu yaz tatili boyunca ilk kez evde olmak istemedim. Çok garip şeyler hissediyorum. İnternetten ilk kez böylesine nefret ediyorum. Arkadaşlarımı boşladım, bunu anladım. Uzun zamandır gülmediğim kadar güldüm, uzun zamandır eğlenmediğim kadar eğlendim. Saçma sapan fotoğraflar çekildik, sürekli kahkaha attık. Ebru ve Nisa birbirleriyle ilgili her şeyi biliyorlar. Ben de biliyorum elbette fakat son zamanlarda olanlardan çok kopuk kalmışım. 

İnternet yüzünden onları boşladım. Kendimi internetin karanlık kapılarının ardına geçmiş gibi hissediyorum. İlk zamanlar Nisa'nın ve Ebru'nun benden uzaklaştığını düşünüyordum fakat böyle değilmiş; ben onlardan uzaklaşmışım. Bir ara Ebru telefonla konuşmak için masadan kalktı ve Nisa bana şöyle söyledi: "Uzun zamandır konuşmuyoruz."

Sanırım öldüm. 

Onlara kendimi affettirmeliyim. Aslında bana kızgın değiller, bunu fark ediyorum. Yine de suçluyum, inkar edemem. Kendimi internetten uzaklaştırmam gerek. Bunu başarabildiğim gün, her şey mükemmel olacak. En azından bunları kendime itiraf edebilmek bile işe yaradı. 

Özenay'da otururken Ebru ile bir şey fark ettik. 2013'te bir fotoğraf çekilmiştik ve bunu her sene tekrarlayacağımıza dair bir söz vermiştik. Tabii Ebru ile 2013'te tanışmadık, 2009'dan beri beraberiz. 2008 de olabilir, altıncı sınıftı işte. Geçen sene tekrarlamıştık fotoğrafı fakat bu senekini Haziran'da çekilememiştik. O fotoğrafı çekildik ve hemen geçtiğimiz seneki fotoğraflarla birleştirerek Instagram'a yükledim. 

Yoldayken Nisa bir fotoğraf atmış. Üçümüze de bileklik almış, hepsi birbirinin aynısı. Ona kocaman sarılmak istedim. Nisa'yla beş yaşımızdan beri tanışıyoruz ve arkadaşlığımızın bitmesi en büyük kabusum. Aynı şehirde üniversite okuyacağız, sonra da hep arkadaş kalacağız, biliyorum. 

Yarın da tüm takım toplanacak, bugün sadece üçümüzdük. Yarın çok daha güzel olacak. 

20.03: Ezgi ile de bir şeyler kopuyor sanki aramızda. Bilemiyorum, arkadaşlık ilişkilerim fazlasıyla karmaşık. 

20.14: Demi Lovato'nun yeni klibi çıkmış, sevmedim.

21.26: Bir yandan Beyonce'in Super Bowl performansını izliyor bir yandan da Kübra ile konuşuyorum. Bu sene tatile beraber gidebilme ihtimalimiz var. Umarım birlikte gideriz, birlikte tatile çıkmayalı uzun zaman oldu. 

21.36: Tanrım, yaşanabilir yeni bir gezegen bulunmuş. Şimdiden hayal kurmaya başladım bile. Gezegen de TYPE 1 düzeyindeymiş. Muhtemelen Sanayi Devrimi'nin yeni gerçekleştiği öngörülüyormuş. Bunlar hep haber yazılarından okuduklarım. Üstelik KEPLER bize çok yakınmış. Belki de insanlık yüz yıl sonra oraya ulaşabilecek, kim bilir?

21.44: Ezgi'ye internet ile ilgili hissettiklerimi anlattım ve ne yapacağımı sordu. Ben de aynen şöyle dedim: "Siktir olup gidesim var."

21.58: Asena'nın R.I.P It or Ship It videosunu izledim. Tanrım bu kızı çok seviyoruuum! Beni etiketlememiş ama olsun. 

21.59: Tamam, olsun diyemeyeceğim. Neden beni etiketlemedi?!

22.10: Bir tane vlogger'a çok gıcık oldum, sesini beğenmedim, davranışlarını da beğenmedim ama bunu size söyleyemem. Sanırım her şeye sinir olma zamanıma denk geldi ve Ezgi'ye de sinirlendim. Of. Kafamı dağıtmam gerek. 

23.10: Bir connected hesabı açtım. Hesabımı kimseye söylemeyeceğim, bir şeylerin ardına gizlenmek fazlasıyla güzel. Birisiyle konuşuyorum ve bana, benimle konuşurken iyi hissettiğini söyledi. Garip olan şu ki ben de onunla konuşurken iyi hissediyorum. Kendimi garip bir şeylerin içindeymiş gibi hissediyorum. Sanırım bu saatten sonra olanlar yarının günlüğünde yer alacak. 

Ve ben o kişiyle konuşmaya gidiyorum. İyi hissettirmeye.

0 yorum:

Yorum Gönder